Tarım ataların mirası bir uğraş ise, atasözlerinde de tarımın tüm boyutlarına rastlamak şaşırtıcı değil! Üreticilerin gözlem ve deneyimleri sonucu ortaya çıkan bu sözler üretime dair değerli mesajlar barındırıyor.
Atasözleri insan yaşamına dair birçok iz taşıyor. Uzun süren gözlem ve deneyimlerin sonucu ortaya çıkan bu sözlerin büyük bölümü önemli anlamlar içeriyor. Atasözlerine konu olan alanlardan birini de tarım oluşturuyor. İnsanın doğa ile ilişkisi ve üreticilerin deneyimleri neticesinde ortaya çıkan “tarımın atasözleri” altında üretime dair çok sayıda mesaj bulmak mümkün.
Toprak avuçlayan altın tutar
Tarımla ilgili atasözlerinin başında şüphesiz ki toprak ve toprak işleme geliyor. “Toprak avuçlayan altın tutar”, “Toprağın verdiğini padişah vermez”, “Bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun” toprağın değerini ortaya koyuyor.
Bir zamanlar kullanılan sabanlarının yerini günümüzde modern tarım aletleri almış olsa da toprak işlemenin tarımdaki yerini koruduğu söylenebilir. “Ağlaya ağlaya süren güle güle kaldırır”, “Zahire ambarı sabanın ucundadır” ve “Koşarsan burunlu demiri tarlaya, savurursun harmanı parlaya parlaya”, “Koşarsan burunsuz demiri tarlaya, savurursun harmanı ağlaya ağlaya” atasözleri bunun en açık göstergelerinden.
Ek tohumun hasını çekme yiyecek yasını
En az toprak kadar önemli konulardan biri de tohum seçimi. “Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını” kaliteli tohum kullanımının önemini vurguluyor. Tohumdan sonra ise sıra, ekimin doğru zamanda yapılmasına geliyor: “Güzün ek buğdayı, olur olmaz deme, eğer yaza kalırsa ya saman tükenir ya öküz ölür”, “Bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir”.
“Yazlık ekersen her sene, kışlık ekersen on senede bir aç kalırsın”, “Yazlık olursa, oğluna gösterme yak, o da ekmesin” deyişleri de üreticiler için birer tavsiye niteliğinde. “Tavsız ekme, tatsız yeme” ve “Tavı bilirsen ekmeği bulursun” da yine üreticilerin deneyimleri sonucu ortaya çıkan örneklerden.
Sulu tarla, Tanrı’dan zorla mahsul alır
“Ekmesi de, pişmesi de, yemesi de su iledir” ve “Sulu tarla, Tanrı’dan zorla mahsul alır” tarımın yapı taşlarından suyun ve sulamanın önemi vurguluyor. Yağmurun önemi ise “Çiftçiyi havanın bulutu güldürür”, “Yağmur yağarsa ineği sat öküzü al, yağmur yağmazsa öküzü sat deveyi al”, “Martta yağmasın, nisanda dinmesin” ve “Nisan yağmuru altın araba, gümüş tekerlek” atasözleri ile anlatılıyor.
Sahibinin gözü tarlaya gübredir
Tüm bunlarla beraber tarımsal üretimin diğer aşamaları ile ilgili örnekler de mevcut. “Kar toprağın mayasıdır” ve “Kar çiftçinin yorganıdır” ile karın bitki örtüsü üzerindeki koruyucu etkisine ve karın yer altı sularını beslemesine değiniliyor. Öte yandan “Anıza ektik, denize döktük” , “Herk (nadas) edersen herk et, herk etmezsen sılayı terk et” sözleri ise nadasının gerekliliğine vurgu yapıyor.
“Sahibinin gözü tarlaya gübredir” bakım ve gözlem yapmaya dair dikkat çekerken, “Çiftçinin karnını açmışlar 40 tane gelecek sene çıkmış” üreticilerin kaygılarını ortaya koyuyor. “Çiftçinin üç oğlu olmuş, en akıllısını çiftçi yapmış” sözünde ise üreticiliğin meşakkatli olduğu ve bilgi gerektirdiğinin altı çiziliyor.
Kış kış gerek, yaz yaz
Bitkileri ve ekolojik dengeyi etkileyen iklim dengesizliği ve zamansız artıp azalan hava sıcaklıkları da üreticilerin gözünden kaçmayan konulardan. “Kış kış gerek, yaz yaz”, “Zemheride yağmur, martta kar yağacağına yılan yağsın daha iyi”, “Kork aprilin beşinden, sarı öküzü ayırır eşinden” örnekleri bunlardan bazıları.
Harman demek davran demektir
Tarımsal üretimin son basamağı olan hasat ve harman ile ilgili de benzer sözler mevcut. “Harman demek davran demektir” ve “Koca öküz harmana girmeyince harman bitmez” hasat zamanının mümkün olduğunca erken yapılmasını işaret ederken, “Ambara girinceye kadar ekin sahibinin değildir” tüm işlemler bitmeyince ürünün sahiplenilmemesi gerektiğini anlatıyor.