Makine seçiminde fiyat asli ölçütlerin önüne geçiyor. Bunu tersine döndürmek için üreticinin alım gücünü arttırmak gerek.
Tarımda profesyonelleşmeyle birlikte artık geçimlik değil kitlesel üretim yapan işletmeler ön plana çıkıyor. Belli ürünlerde uzmanlaşmış ve yüksek üretim teknolojileri kullanan büyük ölçekli işletmelerin en önemli yardımcısı güçlü traktörler ve yüksek kapasiteli ekipmanlar.
Mekanizasyonda gelişimin iki boyutu var: Yaygınlık ve teknoloji. Tüm dünyada tarım makineleri giderek daha fazla tarım arazisinde, daha fazla üretici tarafından ve daha fazla iş için kullanılıyor. Teknolojik gelişim ise bu paralel şekilde sürüyor. Üstelik artık tarım makinelerinde “en güçlü”, “en yüksek kapasiteli” olmanın yanında “en akıllı” olma yarışını da içeriyor.
Türkiye’de binin üzerinde imalatçı var
39 milyar dolarlık tarım makinesi endüstrisi ile ABD bu kulvarda ilk sırada. 25 milyar dolarlık bütçesiyle Avrupa Birliği’nin yüzde 70’inde de üreticiler başta pestisit ve gübre uygulamaları olmak üzere pek çok aşamada akıllı makinelerden faydalanıyor.
Türkiye’de de 1907 yılında Adana Belediyesi tarafından İngiltere’den satın alınan ilk traktör ile başlayan bu serüven artık dünya standartları çerçevesinde ilerliyor. Bugün ülkede bulunan 1000’in üzerindeki imalatçı firmanın yaklaşık 850’si traktör ve ekipman, 120’si ise sulama sektörüne yönelik üretim yapıyor.
Performans bölgeye göre değişiyor
Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) Genel Sekreteri Selahattin İleri, Ekim sayısında mekanizasyonda yeni trendleri kapağına taşıyan tarlasera’ya tarım makineleri sektörünün profilini yorumladı. İmal edilen ürünlerin küçük ölçekli işletmelere sahip yabancı pazarlarda avantaj sağladığını söyleyen İleri’ye göre Türkiye’nin dezavantajı ise makinelerin ekim veya hasat performanslarının bölgeye göre değişiyor olması. Bu da farklı iklim, toprak ve arazi şartlarına uygun bir makine parkını gerekli kılıyor.
En çok hangi makineleri kullanıyoruz?
Türkiye’de en sık tercih edilen makineler traktör, tarım römorku ve pulluk. Ekim, ilaçlama, silaj ve balya makineleri; el traktörü, toprak frezesi, diskli tırmık, motorlu tırpan gibi yeni trendlerin de hızla geliştiğini söyleyen İleri, müşterek kullanımı zor makinelerin bireysel anlamda daha çok rağbet gördüğüne dikkat çekiyor.
Makine tercihini alım gücü belirliyor
İleri’ye göre üreticilerin alım gücünün yetersizliği, makine tercihlerinde fiyatı en önemli ölçüt haline getiriyor. Aynı nedenle, eski teknolojiye sahip ve kullanım ömrü dolmuş araçların yenilenmemesi de verimliliği sekteye uğratıyor. Nitekim traktör nüfusunun 1,6 milyon olduğu Türkiye’de 25 yaşın üzerinde 776 bin traktör bulunuyor.
Akıllı makinelerin geleceği parlak
“Ancak arazi toplulaştırma ve sınırsız köy projeleri gibi gelişmelerle birlikte ülkemiz özellikle büyük kapasiteli makineler için gelecek vaat ediyor” diyen İleri, hassas tarım gibi uygulamaların yaygınlaşmasıyla akıllı makinelerin de önünün açılacağı görüşünde.
Maddi destek ve eğitimin artması gerekli
Tarım makinelerinde trendleri yakalamak ve bu yarışta daha çok söz sahibi olmak için Türkiye’nin potansiyelini tam randımanla kullanması gerekli. Bunun için ilk adım üreticilerin alım gücünü arttırmak. Bu da mekanizasyonda güçlü bir destekleme politikası ile mümkün. Doğru makine tercihi ve verimli kullanımın yaygınlaşması için de üreticilere yönelik danışmanlık hizmetlerinin sağlanması gerekli.