Dünya Su Günü’nde suyun geleceğine dair veriler pek iç açıcı değil. Bu kaderi değiştirmek ise, dünyada suyun yüzde 70’ini kullanan tarıma ve tarımsal sulamaya bağlı.
Bugün 22 Mart Dünya Su Günü. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 25 yıl önce ilan edilen bu güne tüm dünya su krizi riskine dair yükselen alarm sesleri eşliğinde giriyor. Dünya genelinde su kaynaklarının yüzde 70’i yalnızca tarımda kullanılıyor. Bu yüzden alarm seslerini en net duyan ve bu gezegende suyun geleceğini belirleyecek olan da yine tarım.
Gıda artarken su azaldı
Son yüzyılda teknolojik gelişimler ile tarımda verim ile üretim 100 yıl önce belki tahmin edilemeyecek boyutlara ulaştı. Oysa gıdaya ulaşımda yaşanan bu görece iyileşme su konusunda mevcut değil. Son 100 yılda dünyada su tüketimi 10 kat arttı. Kişi başına düşen su miktarı ise neredeyse yarı yarıya azalmış durumda.
Doğru sulama en acil görev
Tarımsal sulamaya ayrılan suyun oranı düşünüldüğünde, evlerde yapılan bireysel su tasarrufu önemli olmakla birlikte oldukça mütevazi kalıyor. BM Tarım ve Gıda Örgütü’ne (WHO) göre, su krizine karşı en acil görev küresel çapta ve ülkeler bazına doğru sulama yönetiminin yaşama geçirilmesi.
Sulama yönetimi nedir?
Sulama yönetiminin önceliği ise “vahşi sulama” da denilen salma sulama yöntemlerinden uzaklaşılması ve her arazi için en uygun teknoloji ve programın uygulamaya geçmesi. Yeraltı sulama yöntemleri ve damla sulama gibi teknolojiler bu açıdan ön plana çıkıyor. Tasarrufun boyutlarını daha da büyüten nano-sulama ise yakın gelecek için kilit bir diğer teknoloji.
Yağmur suyundan daha çok faydalanmak gerek
Yağmur sularından daha etkili faydalanılması ise suyun geleceği için ikinci büyük görev olarak gösteriliyor. Modern ve doğal dokuya zarar vermeyen baraj projeleri özellikle çok yağmur alan coğrafyalar için önem yaşıyor.
Türkiye öncelikli risk grubunda
Otoritelerin Türkiye’de suyun geleceğine dair tahminleri ise pek iç açıcı değil. Buna göre, Türkiye öncelikli risk grubundaki ülkelerden biri. Bugün kişi başına düşen yıllık su miktarı bin 519 metreküp olan Türkiye’de bu oranın 2030 yılında bin 120’ye düşmesi bekleniyor.
Arazilerin yalnızca yüzde 20’si sulanabiliyor
Türkiye’deki su kullanım oranları dünya geneline paralel. Ülkenin su kaynaklarının yüzde 75’i tarımı besliyor. Ancak bu su toplam arazilerin yalnızca yüzde 20’sine yetiyor. Geriye kalan çoğunlukta ise kuraklık koşullarında üretim yapılıyor. Yani bir anlamda akıntıya kürek çekiliyor.
Modern sulamanın farkı
Türkiye’de tarım arazilerinin 3’te 2’sinde halen salma sulama yöntemi geçerli. Doğru sulama yönetimi yalnızca sudan tasarruf etmeyi değil tarımsal faydayı da beraberinde getiriyor. Türkiye’nin tüm tarım arazilerinde modern sulama yöntemlerine geçildiği varsayılırsa kurak durumdaki 5,5 hektarlık araziyi daha suyla buluşturmak mümkün.
Suyun kaderi tarımın ellerinde!
Tarım varoluşunu gezegendeki tüm yaşamın kaynağı olan suya borçlu. Bugün ise neredeyse suyun kaderi tarımın ellerine geçmiş durumda. Karanlık sinyaller veren bu kaderi olumluya çevirmek için doğru sulama politikalarını ve teknolojiye olan adaptasyonu çok geç olmadan hayata geçirmek gerekiyor.