Nobel ödüllü bilim insanlarının bildirisi ve düşündürdükleri
Türkiye’de bilim insanlarının şu veya bu nedenle modern biyoteknolojiye uzak durmaları tarımsal Ar-Ge’de ne durumda olduğumuzun resmini acık bir şekilde gösteriyor.
Bu ay Nobel ödüllü 110 bilim insanının hazırlayarak imzaladıkları ve Greenpeace, Birleşmiş Milletler ve Tüm Dünya hükümetlerinin liderlerine gönderdikleri mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Greenpeace, Birleşmiş Milletler ve Tüm Dünya Hükümetlerinin Liderlerine,
Birleşmiş Milletler Gıda&Tarım Programı, 2050 yılında büyümekte olan dünya nüfusunun talebine karşılık verebilmek üzere dünya gıda, yem ve lif üretiminin yaklaşık olarak 2 kat artması gerektiği hususuna dikkati çekmektedir. Greenpeace önderliğindeki bazı kuruluşlar modern bitki ıslahı yöntemlerine karşı söz konusu gerçekleri göz ardı etmekte ve tarımda biyoteknolojik inovasyonlara da karşı çıkmaktadırlar. Ayrıca bunların risklerini, yararlarını ve etkilerini de yanlış yorumlamakta ve onaylanmış tarla denemeleri ile araştırma projelerine karşı suç niteliği taşıyan faaliyetlere de destek olmaktadırlar.
Greenpeace’ten ve destekçilerinden, biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilen ürün ve gıdalar ile ilgili dünya çapında üreticilerin ve tüketicilerin deneyimlerini yeniden incelemelerini ve yetkin bilimsel kurum ve kuruluşlar ile düzenleyici otoritelerin bulgularını değerlendirmelerini ve genelde GDO, özellikle de Altın Pirinç (Golden Rice) ile ilgili kampanyalarına son vermeleri çağrısında bulunuyoruz.
Tüm dünyada bilimsel ve idari kurumlar sürekli ve düzenli olarak biyoteknoloji ile geliştirilen ürün ve gıdaların en az diğer üretim yöntemleri ile üretilen ürün ve gıdalar kadar güvenli olduğunu tespit etmektedirler. Bugüne kadar söz konusu ürünlerin insanlar veya hayvanlar tarafından tüketilmesinden kaynaklanan teyit edilmiş sağlıkla ilgili tek bir olumsuz vaka mevcut değildir. Bunların çevreye olan etkilerinin çok daha az zararlı olduğu defalarca gösterilmiş olup aynı zamanda biyolojik çeşitlilik üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır.
Greenpeace, özellikle dünyanın en fakir bölgeleri olan Afrika ve Güneydoğu Asya’da büyük etkisi olan A vitamini eksikliğine (VAD) dayalı ölüm ve hastalıkların azaltılması veya engellenmesinde potansiyeli olan Altın Pirince karşı geliştirilen karşıtlığın önderliğini üstlenmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 40’ı 5 yaşın altındaki çocuklar olmak üzere yaklaşık 250 milyon insanın VAD sorunu ile karşı karşıya olduğunu tahmin etmektedir. UNICEF istatistiklerine göre her yıl VAD’a bağlı olarak yaklaşık 1 ila 2 milyon insan bu engellenebilir ölümler ile karşılaşmaktadır.
VAD bağışıklık sistemini bozmakta ve özellikle bebekleri ve çocukları büyük bir risk altına sokmaktadır. Her yıl sadece VAD’a bağlı olarak 250.000–500.000 çocuk dünya çapında körlük ile karşı karşıya gelmektedir. Bu çocukların yarısı görme duyularını kaybettikten sonra 12 ay içerisinde ölmektedir.
GREENPEACE’E ÇAĞRIMIZ, özellikle ve başta Altın Pirinç (Golden Rice) olmak üzere genel itibariyle biyoteknoloji yardımıyla geliştirilen ürün ve gıdalara karşı yürütülen diğer kampanyaları askıya alarak durdurmaları yönündedir.
DÜNYA ÜLKELERİNİN HÜKÜMETLERİ’NE ÇAĞRIMIZ, özellikle ve başta Altın Pirinç (Golden Rice) olmak üzere genel itibariyle biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilen ürün ve gıdalara karşı Greenpeace’in yürüttüğü kampanyaları reddetmeleri ve sahip oldukları tüm imkânlar dahilinde Greenpeace’in faaliyetlerine karşı durmaları ve özellikle biyoteknolojik olarak geliştirilen tohumlar başta olmak üzere üreticilerin modern biyolojinin tüm araçlarına erişimlerini daha hızlı bir şekilde sağlayabilmek için çaba harcamaları yönündedir. Verilere dayanmayan duygusal ve dogmatik karşıtlıklar sona erdirilmelidir.
Bunun “insanlığa karşı bir suç” teşkil ettiğini kabul etmemiz için dünyada daha ne kadar fakir insanın ölmesi gerekmektedir?
Saygılarımızla”
Türkiye’den imza yok
Bu mektupta dile getirilen konuların hemen tamamını detaylarıyla birlikte tarlasera dergisindeki yazılarımda defalarca sizlerle paylaşmıştım. Onun için bu yazıda o detaylara tekrar girmeyeceğim.
Bununla beraber benim dikkatimi çeken bir husus; söz konusu mektup haftalardır imzaya acık olmasına rağmen Türkiye’den pek imzalayan bilim insanının bulunmaması. Bizim bilim insanlarımızın ya bu mektuptan haberleri yok ya da Nobel ödüllü bunca bilim insanının görüşlerini paylaşmıyorlar. Belki de mektupta bahsedildiği gibi duygusal ve ideolojik tercihleri nedeniyle GDO karşıtlığının önderliğini yapan kuruluşların görüşlerini tercih ediyorlardır. Bir sonraki sayıda da bu mektubun yazımına neden olan STK’ların duruşlarını değerlendireceğim.
Bilim insanları etkin olmalı
Daha önce de defalarca yazdığım gibi modern biyoteknoloji ve bunun sonucu elde edilen GDO’lar ve bunların ürünleri, sürdürülebilir tarımsal üretim için kullanabileceğimiz araç ya da yöntemlerin sadece bir tanesini oluşturuyor. Sürdürülebilir tarımsal üretim için bilimsel araştırmalar sonucu pek çok yeni tarım teknolojileri geliştirilerek hizmete sokulmuş ve sokulmaya devam ediyor. Küreselleşen dünyada bu yeni teknolojiler hızlı bir şekilde Türkiye dahil birçok ülkede ithal edilerek kullanılıyor. Önemli olan, bu yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesinde bizim bilim insanlarımızın ve araştırmacılarımızın da etkin olabilmeleridir.
Bununla beraber, Türkiye gibi zengin tarımsal biyoçeşitliliğin ve üretim potansiyeli olan bir ülkenin bilim insanlarının şu veya bu nedenle modern biyoteknolojiye uzak durmaları tarımsal Ar-Ge’de ne durumda olduğumuzun ya da olabileceğimizin resmini açık bir şekilde gösteriyor.
|