Çukurova’da yaşanan don afetlerinin ağır faturası netleşmeye başladı. Bahçe bitkilerinden tarla bitkilerine kadar birçok üründe kayıplar yaşanırken, özellikle narenciyede bu yıl verim alınamayacağı belirtiliyor. Hem üreticilerin hem de tüketicilerin cebindeki zararın ise çok daha büyüyeceği düşünülüyor.
Türkiye tarımının dinamosu olan ve birçok tarım ürünün yetiştirildiği Çukurova’da yaşanan don afetinin faturası netleşmeye başladı. Narenciye ağaçları ağırlıklı olmak üzere, patates, mısır, buğday ve sert çekirdekli meyve ağaçları ciddi zararlar gördü. Türkiye’nin en sıcak bölgelerinden biri olan Çukurova’da böylesine bir don olayını ilk defa yaşayan üreticiler ve tarım paydaşları ise şaşkın.
Dondan bütün Çukurova etkilendi
Adana’nın Yüreğir ilçesinde 2007 yılından beri faaliyet gösteren Aba Ziraat’in ortaklarından Ziraat Mühendisi Gökhan Sarıaslan, ilk don zararının ocak ayı sonunda gerçekleştiğini belirtirken, bu don sırasında meyvelerin zarar görmesine rağmen ağaçların sağlamlığını koruduğunu ifade ediyor. Ancak büyük zararın 20 Mart tarihinde gerçekleşen don sebebiyle oluştuğunun altını çizen Sarıaslan, “Ağaçlara su yürüdüğü ve uyanma dönemlerine denk gelmesi ile ağır hasarlar oluştu. Tarsus’tan Ceyhan’a kadar Çukurova Bölgesi bütünüyle etkilendi. Diğer ağaçlara kıyasla limon ağaçları daha fazla zarar gördü. Sert çekirdekliler gitti ve meyveler dondu” diye konuşuyor.
Zararın boyutuna dair şu an için net bir bilgi veremeyeceklerini söyleyen Sarıaslan, “Erkenci ürünler uyanmadığı için bilemiyoruz. Rekoltede yüzde 50 oranında düşüş yaşanabilir. Örneğin, portakallar uyanıyor ama çiçek az geliyor. Önceden belirttiğim gibi limonda çok ağır hasar var. Fakat diğer ağaçlar için kesin bir şey söylemek için erken” diyor.
Sigorta zararı karşılamayacak
Tarsus’un dağlık bölgeleri, Toros Dağları’nın etekleri gibi dağlık yerlerde ve bazı kıyı şeritlerinde sert çekirdekli ve narenciye ağaçlarının çok fazla etkilenmediği görülüyor. Fakat Sarıaslan’a göre ovalardaki narenciyelerde yüzde 80 oranında kayıp yaşanmış durumda. Üreticiler, meyve ağaçlarındaki hasar nedeniyle ekonomik anlamda ciddi bir darbe alırken, don afetinin zamanlaması nedeniyle sigortadan da faydalanamıyor. Sarıaslan, üreticilerin meyve olmayan ağaçları sigortalamadığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Üreticilerin sigortaları şubat ayında bitiyor. Bu olay mart ayında gerçekleştiği için sigorta zamanı geçmiş oluyor. Meyve olmayan ağacın sigortalanmaması sebebiyle hiçbir zarar karşılanmayacak. Yani sigortası olan insanlar da bundan faydalanamıyor. Çok ciddi bir sorun var ama doğaya yapılabilecek bir şey yok.”
Yıkıcı tablo üretimin her alanında
Zarar boyutunun sadece meyve ağaçlarıyla kalmadığı ve yıkıcı bir tablonun ortaya çıktığı görülüyor. Tarla bitkilerinin de önemli ölçüde hasar yaşadığını dile getiren Sarıaslan, “Dikilen mısırların yüzde 30’u soğuktan öldü, buğdaylar sarardı ve erkenci patatesler dondu. Yeni dikilen domates, karpuz, biber gibi ürünler tünel seranın altında olmasına rağmen dondular. Öyle bir soğuk oldu burada. Fakat ne medyada ne de başka mecralarda kimse bunu dillendirmiyor. Neden bilmiyorum belki de küçük görüyorlardır bu olayı” diye konuşuyor. Ürünleri zarar gören üreticilerin yeniden ekimler yapmaya başladığını söyleyen Sarıaslan, “Patateste böyle bir imkan olmadığı için verimde düşüş kaçınılmaz. Yani bu durum ürün fiyatlarına da yansıyacak. Örneğin soğanın dönümüne şu an 25 bin lira fiyat biçiliyor. Tüketicilerin bu ürünleri daha pahalıya yiyebileceğini söyleyebiliriz” diye de ekliyor.
Don olaylarının verimi etkileyecek olmasıyla üreticinin cebi bir hayli zarar görürken, aldığı bir duyum üzerine konuşan Sarıaslan, hükümetin limon ihracatını yasaklamak gibi bir adım atmasının hezimet olacağını düşünüyor ve ekliyor: “Zaten üretim çok dar boğazda. Bu durum limonun fiyatını daha da düşürür. Limonun ihracatını yasaklamak, seçim propagandasından başka bir şey değil. Bulgurun, unun, makarnanın ihracatını yasaklasalar durumu anlarım. Fakat limon karın doyurmaz, bu sebeple mantıklı değil.”
Bambaşka bitki besleme programları hazırlanmalı
Mayer cinsi limonun şu anda kötü fiyatta olması ve don olayında fazlasıyla zarar görmesi sebebiyle seneye mayer cinsi limonun olmayacağını düşünen Sarıaslan, narenciye ağaçları arasında en az zarar gören meyvenin mandalina olduğunu belirtiyor. Ayrıca bahçelerinde pervane çalıştıran üreticilerin de zarar görmediğine değiniyor. Don olaylarından sonra üreticilerin doğru bir bitki besleme programı ile hasarı tolere edip edemeyecekleri merak konusu olurken, Sarıaslan konuyla ilgili şöyle konuşuyor: “Üreticinin şu anda yapması gereken şey ağaçlarının uyanmasını bekleyip, hasar kontrolü yapmak. Sonrasında su ve gübre programlarına alttan devam edecekler ancak ağaçların meyvesi olmayacağı için bambaşka yöntemler uygulamaları gerekecek. Henüz bunu konuşmak için çok erken. Çünkü 3-5 yaşında olan fidanlarda ölümler bile görülebilir.”
Çukurova’da yaşanan don afetinin etkileri yavaş yavaş gün yüzüne çıkarken, birçok üründe telafi edilemeyecek kayıpların olduğu görülüyor. Hâlihazırda yüksek girdi maliyetleri altında ezilen üreticilerin bu yıl verim alamayacağı düşünüldüğünde, gelecek yıllar için şimdiden ciddi ölçüde desteklenmesi gerektiği çok açık.