Kuraklık ve pandemi sebebiyle dünyada gıda fiyatları artarken Türkiye’deki artışta dolarizasyonun ve yanlış tarım politikalarının da etkisi büyük. Fiyatları düşürmek için girilen vergisiz ithalat yolu ise üreticiyi mağdur, Türkiye’yi ise tarımda dışa bağımlı yapıyor.
Havva TUNÇ / İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Tarım sektörü ülke nüfusunun gıda maddeleri ihtiyacını karşılaması, sanayi sektörüne hammadde sağlaması, sanayi ürünlerine talep yaratması ve daha da önemlisi katma değeri yüksek bir sektör olması, ulusal gelir ve dış satıma katkısı itibariyle ulusal ekonomi için büyük bir öneme sahiptir.
Tarım ülkesi olarak nitelendirilen Türkiye gıda fiyatlarındaki artışı neden elimine edemiyor? Daha da önemlisi; dünya gıda fiyatları düşük artış eğilimindeyken, Türkiye’de gıda fiyatlar neden yüksek artış eğilimi içinde? Türkiye’de tarımsal ürün arzında yaşanan dalgalanmalar, tarımda hem iklim değişikliği hem yeterli sermaye birikiminin olmaması hem de üretimin babadan kalma metot ve yöntemle yapılmasının bir sonucudur.
Girdi maliyeti artıyor, satış fiyatı düşüyor
Tarımda gıda arzının doğrudan hava koşullarına bağlı olması ve ürün arzının bir önceki yılın fiyatına göre belirlenmesi, yani cari dönemin ürün arzı bir önceki yılın fiyatının bir fonksiyonu olması nedeniyle tarımsal ürün arzında istikrarsızlık kaçınılmaz olmaktadır. Diğer bir deyişle, bir önceki dönem birim fiyatı yüksek olan tarımsal ürün bir sonraki dönem de üreticiler için cazip olmaktadır. Bu sebeple söz konusu ürünün ekildiği alan hacmindeki artışa paralel olarak üretim artışı gerçekleşmektedir.
Bu üretim artışının plansız ve programsız yapılması, üreticilerin kurumsal kimliğinin olmaması gibi sebepler ürün birim fiyatının düşmesine yol açmaktadır. Ürünün birim olarak girdi maliyetlerinde artış yaşanmasına rağmen satış birim fiyatının düşmesi üreticinin zarara uğramasına yol açmaktadır. Bu duruma ilaveten tarımsal ürünün, sıfır gümrükle ithalatına izin verilmesiyle üreticilerin kayıpları daha da artmaktadır.
Tarım sektörüne koruma ve müdahale şart
Tarımsal ürün fiyatı oluşurken maliyetlerin rolü genellikle sınırlıdır. Çünkü bir döneme ait herhangi bir ürünün fiyatı o dönemin maliyeti değil, o ürünün toplam arzını belirler. Tarıma “devlet müdahalesi” olmadığı takdirde, tarım ürünü üreticileri piyasa koşullarına göre gerek girdi satın alırken gerek ürünlerini satarken iki yanlı sömürüye açıktırlar.
Özellikle Türkiye’de üreticilerin kurumsal kimliğinin olmayışı bu durumu daha da kötüleştirmektedir. Başka bir deyişle Türkiye’de üreticiler tarımsal girdileri eksik rekabet piyasalarından satın alırken, ürünlerini tam rekabet piyasalarında satışa sunmaktadırlar. Dolayısıyla tarım sektöründe koruma ve müdahale kaçınılmaz olmalıdır.
İthalat pazar istikrarını bozuyor
Gıdada fiyat istikrarının sağlanamamasının nedeni Türk tarımında izlenmekte olan tarım politikaları ve tarımının yapısal özelliğidir. Bunların yanı sıra Türkiye ekonomisinde fiyatlama yapısının bozulması tarımı da etkisi altına almıştır. Keza Türkiye tarımında teknoloji kullanımının ve sermaye birikiminin yetersiz olması küresel iklim değişikliğinin sektör üzerindeki olumsuzlukları minimize edecek politika araçlarının kullanılamamasına yol açmaktadır.
Türk tarım sektöründe ürün arzında istikrar sağlanmadıkça fiyatlarda aşağı ve yukarı yönlü hareketler sıklıkla yaşanmakta ve yaşanacağı da kesindir. Bir taraftan tüketicilerin hem toplam harcamaları içinde gıda harcamaları payının yüksek olması hem de düşük gelir düzeyine sahip olmaları, gıda fiyatlarındaki artışın fiyatlar genel seviyesi üzerindeki etkisini daha şiddetlendirmektedir. Bir diğer taraftan da artan fiyatları minimize etmek için yapılan ithalat Türkiye üreticisinin gelir kaybına yol açarken, pazar istikrarı bozulmaktadır.
Kuraklık ve pandemi fiyat artışlarını hızlandırdı
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyat endeksi geçen yılın Ağustos ayına göre yıllık yüzde 32,9 artış göstermiştir. FAO verilerine göre küresel gıda fiyatları 2020 yılına gelinceye kadar azalış eğilimindeyken, son dönemde artış eğilimine girmiştir. Küresel piyasalarda kuraklık ve Covid-19 pandemisi hububat, şeker ve bitkisel yağ gibi tarımsal ürünlerin arzında daralmaya yol açtı.
Küresel ısınmanın tarımsal ürün arzındaki daraltıcı etkisinin yanı sıra pandemiden çıkış için başta FED olmak üzere, merkez bankaları tarafından izlenen gevşek para ve maliye politikaları gıda fiyatlarını beklenenden daha hızlı arttırmakta olup, bu artışın uzunca bir süre devam edeceği gözükmektedir.
Yurtiçindeki fiyat artışı süreklilik arz edecek
TÜİK Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) 2021’in Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1,98, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 29,38 artmıştır. Aynı şekilde Tarım-GFE aylık ortalamalara göre yüzde 19,05 artış göstermiştir. Nihai tarımsal ürünlerdeki fiyat artışı GFE artıştan kat be kat yüksek olacağından, gıda fiyatlarındaki artışın süreklilik arz edeceğini söylemek kanımca yanlış olmaz. Türkiye’de tarımsal ürünlerde 10 yıldan daha uzun bir süredir görülen bu fiyat artışı 2019’dan itibaren hızlanmıştır. Bu artışın nedeni küresel iklim değişikliği ve ekonominin dolarize olmasındandır.
Türkiye’de yurtiçi gıda fiyatları uzunca bir süredir artış eğilimde olmasına rağmen uluslararası gıda fiyatlarındaki artış son yıllarda görülmektedir. Ancak bu artış yurtiçi gıda fiyat artışının kat be kat gerisindedir. Kısacası; yurtiçi gıda fiyatları yurtdışı gıda fiyatlarından önemli ölçüde ayrışmaktadır. Kuraklığın yurtdışı gıda fiyatları üzerindeki etkisi, yurtiçi gıda fiyatlarına göre sınırlı düzeyde olmuştur.
Vergisiz ithalat dışa bağımlılığa zemin hazırlar
Hem küresel piyasalarda hem de ulusal piyasada gıda fiyatlarındaki artışı minimize etmek için izlenmekte olan vergisiz ithalat, gıdada fiyat artışını önlemede bir çözüm değildir. Zira dolarizasyon (kur geçişkenliği) tarımda fiyatlama yapısının bozulmasına ve kronikleşmesine yol açar. Diğer taraftan dolarize olan bir ekonomide tarımsal üreticinin gelir kayıpları onun üretimden çekilmesine yol açmaktadır.
Sonuçta stratejik bir sektör olan tarımda fiyat artışını önlemek için yapılan vergisiz ithalat, tarımda dışa bağımlı bir
yapının oluşmasına zemin hazırlar. Aslında kısa dönemde düşen gıda fiyatları bir süre sonra artış eğilimine girer ve artık gıda fiyatlarındaki artış kronik bir yapıya dönüşür. Özellikle Türk tarımında vergisiz ithalat zaten bıçak sırtı dengede bulunan sektörün dengede kalması giderek zorlaşacaktır.
Tarım bir ulusal sorun olarak görülmeli!
Türk tarım sektöründe bir kaos ve bir istikrasızlık söz konusu olup her hasat döneminde yaşanmaktadır. Tarım sektörünü siyasi iktidarın ideolojilerine terk etmemek tarım sektörünün gelişimi için gereklidir. Zira tarım ideolojik tercihlerin uygulama alanı değil, ülkenin bir ulusal sorunu olarak değerlendirilmelidir. Aksi takdirde gıdada dışa bağımlı bir ülke olmak kaçınılmaz olur.