1933 yılında kurulan ve yıllarca tarımsal arazilerin sulanmasında kullanılan Bursa-Gölbaşı barajı kuraklık ve kirlilik nedeniyle tanınmaz hale geldi.
Yaz aylarını Avrupa kıtasının aksine iklimsel olarak makul düzeylerde geçiren Türkiye’de kış mevsimi ise kuraklık riskiyle birlikte geldi. Pek çok bölgede düşük seviyedeki yağışlar tarım arazileri üzerindeki baskıyı arttırırken, kuraklığın en trajik göstergelerinden birisi ise Bursa’daki Gölbaşı barajı oldu.
Atatürk’ün talimatıyla 1933 yılında çevresindeki bitkisel üretime hayat vermesi için kurulan ve faaliyete geçtiği 1938 yılından itibaren tarımsal sulama için bölgedeki en önemli kaynak olan Gölbaşı barajı bugünlerde adeta bir çölü andırıyor. Yüzde 90 oranında kuruyan barajın suyu bazı noktalarda 100 metreye kadar çekilmiş durumda.
Tarım dışı kullanım ve sanayi atıklarının sonucu
Kestel, Gürsu, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerindeki tarım arazilerinin beslendiği Gölbaşı barajının kurumasının ardındaki tek sebep kuraklık değil. Baraj suyunun çevredeki fabrika ve sanayi tesisleri tarafından tarım dışı amaçlar için kullanılması sorunun temelini oluşturuyor. Suların çekilmesiyle ortaya çıkan kil ve çamur birikintisi, barajda atıkların oluşturduğu kirliliği de ortaya koyuyor.
Gölbaşı barajının tarım dışı kullanılmasının üreticiyi zor durumda bıraktığını söyleyen Kestel Ziraat Odası Başkanı Eyüp Kılıç, “Buranın mevcut sulak alanı 3 bin dönüm. Suyun derinliği ise 30 santimetre ve suyun altı kil dolu. Yıllardan beri dağdan, akarsulardan gelen atıkların göletin dibinde çamur yaptığını görüyoruz. Göletimizin acilen temizlenmesi gerekiyor” diyor.
Tarım yoksa sanayi neye yarar?
Bölgede tarım alanlarının daralmasına rağmen baraj suyunun sulama için yetmediğini söyleyen Kılıç, “Üreticilerimiz bu suya bir bedel ödüyor. Yani parasını ödediğimiz sulama göletine neden yatırım yapılmıyor? Bu gölet fabrikalar burada yokken taşacak haldeydi. Biz sanayiye karşı değiliz, ama tarımın olmadığı yerde sanayinin ne işi var?” diye konuşuyor.