Sigara piyasasında üst üste yaşanan zamlar gözleri son 16 yıldır büyük bir gerileme yaşayan yerli tütün üretimine çevirdi. Ancak eski günlere dönmek isteyen üreticilerin önünde birden fazla engel var.
Bir zamanlar Türkiye’nin marka ürünlerinden olan ve geniş bir üretici nüfusu bulunan tütün uzun yıllardır bir “fetret devri” yaşıyor. 2002 yılında üretici desteklerinin kesilmesi, ithal tütün ürünlerinin piyasaya hakim olması ve son olarak 2 yıl önce getirilen vergi zammı ve yasaklar yerli tütünün geleceğini iyice belirsizliğe itti.
Ancak son yıllarda tütün mamullerinde üst üste gelen zamlar ve son olarak Ağustos ayındaki yüzde 25’lik artış yerli tütünün konumunu yeniden tartışmaya açtı. Ciddi bir fiyat artışı yaşanan yabancı menşeli sigaralara alternatif arayışlarına giren tüketicilerin yerli tütüne yönelmesinin önündeki engel ise “açık tütün” ya da “kıyılmış tütün” olarak anılan bu ürünlerin satışının yasak olması.
15 yılda yarı yarıya azaldı
2002 yılında yürürlüğe giren 4733 sayılı Tütün Yasası ile destekleme alımlarına son verilmişti. Böylelikle sözleşmeli üretim modeli ile tütün üretimine başlanmış oldu. Geçen 16 yılda büyük kan kaybı yaşayan tütün sektöründe bu durum üretim rakamlarına da yansıdı. 2002 yılında 405 bin olan tütün üreticisi sayısı 2018 yılı itibarıyla yüzde 86 azalarak 56 bine, 160 bin ton olan tütün üretimi ise yüzde 48 azalarak 82 bin 500 tona geriledi.
Sözleşmeli tütün üretimi ile birlikte örgütsüz kalan üreticiler fiyat belirleme konusunda etkisizleşti.
Üretici fiyata itiraz edemiyor
1925’ten 1970’lere kadar artan tütün üretimi yeni kanunla geçilen sözleşmeli üretimle birlikte düşüşe geçerken, bu durum fiyatlara da etki etti. Çünkü sözleşmeli tütün üretimi ile birlikte TEKEL tasfiye edilmiş, örgütsüz kalan üreticiler fiyat belirleme konusunda etkisizleşmişti. Yaprak tütün firmaları ile üreticiler arasında düzenlenen “Tütün Alım-Satım Sözleşmesi”ne dahil olamayan üreticiler kendilerine verilen fiyata itiraz edemez hale geldi.
Sigara fabrikalarının da satıldığı bu süreçte çokuluslu şirketler yerli piyasaya hâkim olurken, yurtiçinde satılan sigaralarda yerli tütün kullanımı en alt seviyeye inmeye başladı. Özellikle Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine olan talebin kısıtlanması ile sözleşme yapacak firma bulamayan tütün üreticileri artan vergi oranları ile büyüyen sarmalık kıyılmış tütün piyasasına yöneldi. Tüketicinin de fiyatından dolayı tercih ettiği sarmalık kıyılmış tütün üretimi 2018 yılında 11 bin tonu kayıtlı olmak üzere 20-25 tona ulaştı.
Çözüm ortak hareket etmekten geçiyor
Ancak 2012 yılından sonra ithalatçı konuma geçen Türkiye’de tütünün hem yerli hem de uluslararası piyasada eski gücüne kavuşmasını sağlayacak bir girişim henüz ufukta görünmüyor. Milli Tarım Projesi’nde yeniden tanımlanan tarımsal havzalarda da tütün kendine yer bulamadı.
Üretimin en çok gerçekleştirildiği Ege, Orta Karadeniz ve Adıyaman-Hatay-Antakya havzalarında üreticilerin öncelikli beklentisi yeniden tarımsal desteklerle buluşmak. Aynı şekilde, fiyat sorununun çözümü için ise üreticilerin bir araya gelerek alım-satım sözleşmesi yaparak piyasada daha çok söz sahibi olması tek yol gibi görünüyor.