Eskişehir’in tarımdaki yüz akı Alpu Ovası termik santral tehlikesiyle karşı karşıya. tarlasera, üreticilerin ve bölge halkının karşı çıktığı projenin bölge tarımında yaratabileceği yıkımın boyutlarını sorguluyor.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), Eskişehir’in Alpu ve Tepebaşı ilçelerindeki Elektrik Üretim AŞ’ye (EÜAŞ) ait kömür sahalarını özel sektöre devretmek üzere ihaleye açtı. Buna göre kömür rezerv alanı ile enerji üretim alanı, sahalardaki kömür rezervine dayalı olarak çalışacak elektrik üretim santrali kurma şartıyla, işletme hakkının devri yoluyla özelleştirilecek.
Dün alınan kararla ihale tarihi 26 Nisan’a ertelenen termik santralin, tarım için bu denli değerli bir bölgede nasıl bir etki yaratacağı sorusu ise muamma. Üstüne üstlük, Alpu Belediyesi dışında Eskişehir’in neredeyse tüm belediyeleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri böylesi bir düzenlemeye topyekun karşı.
Bir metrekare bile feda edilmemeli
Alpu Ovası, sahip olduğu 51 bin hektarlık tarım alanıyla Eskişehir’in birinci sınıf tarım alanlarının yüzde 43’ünü oluşturuyor. Buğday, arpa, çavdar, şeker pancarı gibi önemli tarım ürünlerinin en iyi kalitede üretildiği merkezde ilçenin sosyo-ekonomik yapısı da tarım ve hayvancılık üzerinden şekilleniyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen projenin gerçekleşmesi durumunda çevre ve tarım için geri dönüşü olmayan zararların oluşabileceği görüşünde. tarlasera’ya konuşan Büyükerşen, “Ovalar daha az gübre ve ilaç kullanarak, niteliği düşük alanlara göre daha çok verim ve üretim alındığından gözümüz gibi koruyup sakınmamız gereken alanlar. Hele de bu alanların sulama olanağı varsa 1 metrekaresini bile kaybetmek büyük bir gaflet” diyor.
Tarım arazileri kül depolama alanına dönüşecek
Üç üniteden oluşacak Alpu Termik Santrali’nde yılda 6 milyon 316 bin 812 ton kömür yakılacak ve 8 milyar kilovat/saat elektrik üretilecek. Santral aynı zamanda her yıl yaklaşık 8 milyar kg bir karbondioksit salınımına da sebebiyet verecek. İnşa edilecek 450 futbol sahası genişliğindeki kül depolama tesisindeki küllerin ise rüzgar yoluyla ve yer altına sızarak doğaya karışma riski de var.
Santralde yakılacak kömürün Eskişehir tüketiminin tam 83 katı olduğunu ifade eden Büyükerşen, “Her yıl 2 milyon ton zehirli atık ölüm saçacaktır. Bu miktarda bir atığı ne hava ne toprak hiçbir şey kirlenmeden taşıyamaz. Kirlenen toprakta ve bitkilerde de temiz üretim olmaz” şeklinde konuşuyor.
Atık sular tüm kaynakları kirletebilir
Termik santralin tarım açısından en büyük zararını ise su dengesinin bozulması oluşturuyor. Kömürün güvenli şekilde çıkartılması için sahanın susuzlaştırılmasının gerekmesi bu durumun ana sebebİ. Susuzlaştırma işlemi için o sahada var olan tüm suyun çekilip başka bir yere boşaltılması, mevcut su döngüsünün ortadan kaldırılması demek.
Su döngüsünün bozulması bir yana, atık sular da tarım ve çevre açısından istenmeyen sonuçlara neden oluyor. “Bu atık sular Alpu ovasının verimli topraklarına ve yeraltı sularına ya da drene edilerek Porsuk Çayı yoluyla Sakarya Nehri’ne ulaşacaktır” diyen Büyükerşen, Porsuk Çayı’nın tarımsal sulama amaçlı kullanılamamasından dolayı Alpu’dan başlayıp Beylikova, Biçer, Yunusemre, Sazak gibi Polatlı’ya kadar olan bölgedeki tüm üreticilerin etkileneceğini ifade ediyor.
Oluşacak gazlar, küller ve atık sular dışında, yeraltında 350 metre derinden çıkarılan kömürün yaratacağı boşluğu aynı sertlikte toprakla doldurmak da mümkün değil. Bu nedenle ileride oluşması muhtemel göçüklerle aynı Konya Ovası’ndaki gibi obruklar oluşması da Alpu’nun tarım arazileri üzerindeki bir diğer tehdit.
Şekerpancarının geleceğine gölge düşüyor
Özellikle şeker pancarında marka olan Alpu’da kurulacak santral, sulu tarımı bir seçenek olmaktan çıkardığından şekerpancarı üretiminin sonlanması riskini de beraberinde getiriyor. Şeker fabrikalarındaki özelleştirme süreciyle birlikte düşünüldüğünde, Cumhuriyetin ilk fabrikalarından biri olan Eskişehir Şeker Fabrikası’nın kapısına kilit vurulması endişesi de son derecede gerçekçi.
“2017’de tarımsal sit alanı ilan edilen bölgede santral yapılarak Eskişehir’in geleceği ile oynanmak isteniyor” diyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, ilde başlatılan imza kampanyası ve eylemlere dikkat çekiyor: “Bölge halkı, Alpu’ya kömürlü termik santral yapılmasını istemiyor. Çocuklarımız için, geleceğimiz için tüm Türkiye’nin bu çabalara destek vermesi gerek. Daha önce de farklı şehirlere termik santral yapılmak istendi ama o yörelerin halkları karşı çıktı ve o projeler iptal edildi. Bizler de bu projeye engel olabiliriz.”
Yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmalı
tarlasera’nın görüştüğü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ise, termik santralin büyük bir üretim potansiyeli olan, birinci sınıf bir tarım arazisine kurulmak istediğine dikkat çekiyor ve “Bu proje bölge halkının tarımsal üretim potansiyelini etkilemekle kalmayıp, üretilen ürünler ile tüketici sağlığını da tehdit ediyor. Santral yapılırsa kent genelinde tarım ve hayvancılık telafi edilemez zararlar görecek” diyor.
Termik santral yerine Eskişehir’de büyük potansiyeli olan güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjilere yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Ataç, “Bu bölgenin tarıma dayalı gelişimi ve istihdam olanakları arttırılmalı. Enerji nakil hatlarının yenilenmesi, kayıp ve kaçak elektrik kullanımının önlenmesi üzerinde durulmalı” önerisinde bulunuyor.
“Keşke” dememek için
Dünya sürdürülebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaya başlamışken, üstelik yalnızca Alpu’da değil bugüne değin birçok bölgede tarıma karşı atılan adımların nasıl sonuçlar verdiği de ortadayken, durup tekrar düşünmek ve yıllar sonra “keşke” dememek için doğru kararlar almak büyük önem taşıyor.