Pamukta üretim yükselişe geçerken bir yandan zararlılar da tetikte bekliyor. İşte pamukta “mahşerin dört atlısı” beyazsinek, yaprak biti, tahtakurusu, yaprak piresi ve diğer zararlılara karşı etkili mücadelenin püf noktaları.
Pamuk tarımında son birkaç yıldır adeta ikinci bahar yaşanıyor. Tüm ibreler üretimin artışını haber verirken, verimde de yeni teknolojilerin yardımıyla eskiye oranla daha iyi sonuçlar alınıyor. Ancak pamuk tarımının istenmeyen misafirleri olan zararlılar ve yarattıkları riskler hala geçerli.
Kayıplar yüzde 40’ı bulabiliyor
Pamukta yüzde 40’lara kadar varan kayıplara yol açabilen zararlılar arasında ilk sıralarda beyazsinek, yaprakbiti, tütün tripsi, kırmızıörümcekler ve yaprakpireleri bulunuyor. Çoğunlukla bitki özsuyunu emerek yaprakların kurumasına, renginin solmasına, büyüme ve gelişmenin zayıflamasına, tarakların dökülmesine, koza tutma ve büyüme kapasitesi ile lif kalitesinin düşmesine sebep oluyor.
Bu majör zararlılara ek olarak, yine bölgelere göre değişmekle birlikte pamuk yaprakkurdu, yeşilkurt, pembekurt, bozkurtlar, dikenlikurt, çizgili pamuk yaprakkurdu, çiçek tripsleri ve tahtakruları da, pamuk tarlalarında en çok rastlanan ve benzer zararlar meydana getiren böcek türlerinden.
Zararlıların yoğunluğu da bölgelere göre değişim gösteriyor. Örneğin; Akdeniz bölgesinde yaprakbiti, yeşilkurt ve beyazsinek, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kırmızıörümcekler ve tütün tripsi ana zararlı konumunda bulunuyor.
Pamukta etkili mücadelenin haritası
Pamukta zararlılara karşı öncelikle üretimin en başından itibaren gerekli kültürel tedbirleri almak gerek. Ancak bu etkin ve kalıcı bir mücadele için yeterli değil. Dayanıklı erkenci pamuk çeşitlerini tercih etmek, zararlıların üreme gücünü arttıran azotu dozunda kullanmak, vejetatif gelişimi arttıran, böylece bitki üzerinde zararlı yayılımı için geniş bir yüzey alanı oluşturan aşırı sulamalardan kaçınmak, bitki sıklığını standartlara uygun olarak oluşturmak, zararlılara kışı geçirmek için konukçu ortam teşkil eden hasat artıklarını ve yabancı otları tarladan uzaklaştırmak zorunlu.
Üretici her zararlı için ayrı bir mesai harcıyor
Benzer formül ve etki mekanizmasına sahip bitki koruma ilaçlarının uzun yıllardır yoğun şekilde kullanılıyor olması, zararlı türlerinin bu ilaçlara bağışıklık kazanmasına yol açıyor. Dolayısıyla, her ilaçtan başarılı sonuç elde etmek mümkün değil.
Nitekim Türkiye’deki pamuk üreticilerinin büyük bir çoğunluğu, her zararlı için ayrı ayrı tarlaya girmek zorunda kaldıklarını, bunun sayısının bazen 10-15’i bulduğunu; zararlı mücadelesine ciddi bir iş gücü, zaman ve maliyet harcadıkları halde sorunu tam anlamıyla çözemediklerini dile getiriyor.
Pestisit kullanırken nelere dikkat etmeli?
İşte bu yüzden zararlı bünyesinde alışılagelmişin dışında farklı bir bağlanma noktası ile etkileşime geçen, böylece bağışıklık tanımaksızın zararlıları kesin ve kalıcı şekilde yok eden kimyasal formülasyonlar kullanmak gerekli. Ayrıca düşük kullanım dozları ile etkili sonuç üretebilen, etki süresi uzun, birden fazla zararlıyı aynı anda kontrol altına alarak iş gücü, zaman ve maliyette tasarruf sağlayan, faydalı böcek ve arılara zarar vermeyen, toprakta parçalanma süresi hızlı ve insan sağlığı için toksik etkiye dönüşmeyen ilaçların tercih edilmesi büyük önem taşıyor.