Monsanto-DEKALB Ülke Müdürü Çamili, mısır tarımının dünya ve Türkiye’deki seyrini tarlasera’ya yorumladı. “Gıda enflasyonunun da düşürülmesinde mısır kritik öneme sahip” diyen Çamili, araziye özel çözümlerin tarımın geleceğine damga vuracağını söylüyor.
Mısır tarımı son yıllarda pamukla arasındaki rekabetle anılır olsa da özellikle yem ve endüstriyel amaçlı kullanımı ona duyulan ihtiyacı hiç eksiltmiyor. Türkiye’de mısır tohumu denilince akla ilk gelen markalardan olan Monsanto-DEKALB’in Ülke Müdürü Onur Çamili, mısır yetiştiriciliğinin izlediği seyri, Bayer-Monsanto arasındaki satın alma sürecini, DEKALB olarak mısır tarımına getirdikleri teknolojik yenilikleri ve merak edilen çok daha fazla konuyu tarlasera okurları için anlattı.
Türkiye mısır üretim alanları 2018 yılını nasıl geçiriyor?
Türkiye’de 2018 yılında ana ürün danelik mısır ekim alanlarından özellikle Çukurova ve Ege bölgelerinde pamuk ekilişleri nedeniyle daralma gözlemliyoruz. Buna karşın İç Anadolu bölgesinde mısır verimliliğinin ve kârlılığının artması sebebiyle yıldan yıla ciddi artışlar gerçekleşiyor. Yine Güneydoğu Anadolu bölgesinde hem ana ürün de hem de buğday arkasına ekilen ikinci ürün mısır ekimlerinde sulamaya açılan yeni alanların da etkisiyle artışlar görülüyor.
Silajlık mısır ise hem pazardaki artan talep ve yükselen ürün fiyatlarından hem de hükümetin kaba yem bitkilerine vermiş olduğu desteklemelerden ötürü ekim alanlarını arttırmaya devam ediyor. Buna karşın son yıllarda küresel ısınma nedeniyle dünyada yaşanan ekstrem doğa olaylarındaki artış doğal olarak Türkiye tarımını da olumsuz etkiliyor. Bu sebeple tarımın olduğu birçok bölgede sel, dolu veya kuralık gibi problemler her sene üreticilerin hayatını daha da zorlaştırıyor. Hatta bunu göz önüne alıp DEKALB markası olarak 2018 yılından itibaren tohumlarımızı eken üreticilere bu tarz iklim koşullarına karşı bir güvence uygulamasına geçtik.
Kurlarda yaşanan dalgalanmalar ve dövizdeki artış her sektörü olduğu gibi tarımı da etkiledi. Bu duruma karşı ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Kurdaki artışlar doğal olarak sektörümüzü de doğrudan etkileyecek. Üreticilerimizin girdilerinde artış meydana geleceğini öngörmek mümkün. Ancak her şeye rağmen bu konuda olumsuz senaryoların dışına çıkarak birim alandan verimliliği arttırmaya odaklanmamız gerekiyor. Bizler ürün ve hizmetlerimizle, toplam çözüm ortağı olarak yaşamları iyileştirmeye konsantre olmuş durumdayız. Ve aynı gemide olduğumuz üreticilerimizin daima yanında olacağız. Girdi maliyetlerinden üreticilerimizin yüksek perdeden etkilenmemesi için kendi payımıza elimizden geleni yapacağız.
DEKALB’in dijital teknolojileri tarıma adapta etme amaçlı projelerinden bahseder misiniz? Bu teknolojiler mısır üretiminde ne gibi avantajlar sağlıyor?
3 yıldır denemelerini yaptığımız DEKALB Smart şemsiyesi altında yer alan ürünlerimiz, 2019 yılında aktif olarak piyasada üreticilerin kullanımına sunulmaya başlayacak. Bunlardan bir tanesi olan “ürün planı” uygulamasında kullanıcı internet platformu üzerinden kendi arazisinin toprak yapısına ve özelliklerine uygun çeşidi, bu çeşidin en uygun ekim sıklığını ve satın alması gereken torba sayısını kendisi hesaplayabilecek. Yine benzer bir platform üzerinden tarlasını bu sisteme kaydederek, haftalık olarak telefonundan veya bilgisayarından arazinin sağlık ve su durumu hakkında bilgiler ve uyarılar içeren haritaları edinebilecek. Yani arazisine gitmeden tarlasındaki ürünün gelişimini uydu fotoğraflamaları üzerinden yapabilecek. Üstelik bütün bunlar üreticilere 2019 yılında mühendislerimizin desteği ile DEKALB tarafından ücretsiz olarak sunulacak. Bunu son iki yıldır da hem devlet enstitülerinin arazilerinde hem de Türkiye’nin dört bir yanından seçilmiş yüzlerce mısır üreticisinin arazisinde test ederek deneyimledik ve bu alanda uzmanlaştık. Şimdi Türk tarımında bu devrimi biz başlatıyor olacağız. Bunun ülke tarımını yeniden şekillendireceğine ve üreticinin maliyetlerini düşürüp kazancını çok daha fazla arttıracağına inanıyoruz.
Mısır hem gıda hem yem hem de endüstriyel amaçlı kullanım olanaklarıyla dünya açısından stratejik bir ürün. Gerek Türkiye’de gerekse dünyada mısırın geleceği hakkındaki öngörüleriniz neler?
Kendisinden yaklaşık olarak iki yüz civarında yem, gıda ürünü veya hammaddesi elde edilen mısırın Türkiye ve dünyadaki önemi tartışılmaz olup, bu önem Türkiye üretiminde buğdaydan sonra en fazla üretilen tahıl olmasını sağladı. Bu kadar çok gıda ve yem ürününde yer alan mısırın son dönemde artan gıda enflasyonunun da düşürülmesinde kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum.
Buna rağmen mısır ihtiyacı yaklaşık 8 milyon ton olan Türkiye’nin, tüketimlerinin şu an ancak yüzde 70-75’i iç üretimle karşılanabilir durumda. Aynı zamanda iklim ve toprak özelliklerine bakıldığında, mısırın hem üretim açısından hem de işçilik, pazarlama, depolama ve kârlılık gibi operasyonel açılardan ülke tarımı için büyük fırsatlar barındırdığı ve büyük bir gelir yaratabileceği açıkça görülüyor.
Diğer taraftan son yıllarda büyük bir gelişme gösteren lisanslı depoculuk sisteminde mısırın payı da gün geçtikçe artıyor. Söz konusu sistemin tüccarların yanı sıra üreticiler tarafından da kullanılmasının yaygınlaşmasıyla, üreticiler mısırdaki fiyat dalgalanmalarından daha az etkilenecek ve doğru zamanda doğru fiyattan satış yapabilecekler. Mısırın lisanslı depoculuk sistemindeki kritik bir ürün olması; finansmana erişimi kolaylaştırması ve yatırım aracı olarak kullanılmasının artması sayesinde Türkiye’deki önemi de artacaktır.
Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilk 100 günlük icraat programı incelendiğinde, yeni sulama alanlarının açılmasına yönelik önemli bir kaynağın aktarıldığı görülüyor. Yeni sulama alanlarının devreye girmesiyle mısır üretiminin de olumlu yönde etkileneceğini düşünüyorum.