Birçok tekniği bir bütün halinde ele alan entegre mücadele tarımda yalnızca sürdürülebilirliği değil çok sayıda faydayı da beraberinde getiriyor.
Birçok tekniği birbirini bütünleyecek şekilde bir arada yürütmek bugün dünyada en modern bitki koruma sistemi olarak kabul görüyor. Entegre mücadele denilen bu sistem dünya tarımında son yıllarda öne çıkan konuların başında yer alan sürdürülebilir tarımın da çekirdeğini oluşturuyor. Entegre mücadele sayesinde hem zararlı etmenlere karşı başarı şansı artıyor hem de doğa ve doğadaki tüm canlı organizmaların korunmasına destek oluyor.
Entegre mücadele fikrinin ortaya çıkışı 19. yüzyıla dayanıyor. Hastalık, zararlı ve yabancı otlara karşı tüm mücadele yöntemlerinin birbiriyle uyumlu şekilde yapılması ve yoğunluklarının belli bir seviyenin altında tutulması şeklinde de özetlenebilecek bu sistemin ilk uygulamaları ise 20. yüzyılda görülüyor. Ancak ilk uygulamalar yalnızca iki yöntemi; biyolojik ve kimyasal mücadeleyi içeriyordu. Bugünkü anlamıyla entegre mücadele kavramı ise ilk olarak 1954 yılında FAO tarafından tanımlanmasıyla ortaya çıktı.
Türkiye’de entegre mücadelenin tarihi
Türkiye’de ilk kez 1970 yılında başlayan entegre mücadele araştırmaları 1994 yılına kadar pamuk, elma, fındık, buğday, mısır, patates, zeytin, kiraz, Antep fıstığı, bağ, örtü altı sebze üretimi ve turunçgillerde yürütüldü. 1995 yılından sonra ise bu hususta yürütülen projeler araştırma olmaktan çıkarılarak uygulama ağırlıklı hale getirildi. Önceleri pilot olarak seçilen illerde gerçekleştirilen bu uygulamalar sonraki süreçte Türkiye genelinde yaygınlaştırılmaya başladı.
Entegre mücadelede esas olan; belirli bir tarımsal ekosistemde bulunan hastalık, zararlı ve yabancı otlarla ayrı ayrı değil birlikte mücadele etmek. Kültürel tedbirler, biyoteknik yöntemler, mekanik ve fiziksel mücadele ile biyolojik mücadele kullanılan yöntemlerden bazıları. Bu yöntemlerle zararlı etmenler kontrol altına alınamadığı takdirde ise devreye kimyasal uygulamalar giriyor.
Öncelik kültürel tedbirlerin
Kültürel tedbirler entegre mücadele içerisinde çoğunlukla ilk sırada yer alıyor. Bölgeye, iklime, toprak yapısına ve su kaynağına uygun çeşitlerin seçilmesi, uygun aralıklarla ekim/dikim, türler arası ilişkilerin dikkate alınması ve uygun ekim nöbetinin kullanılması bu bağlamdaki başlıca uygulamalardan. Ekim, dikim, gübreleme ile hasadın zamanında yapılması; toprak işleme, budama, çapalama ve malç kullanımı da bu kültürel önlemler kapsamında.
Mekanik ve fiziksel yöntemler ise daha çok büyük tarım alanlarında yapılan uygulamaları kapsıyor. Bu teknikler zararlıların yaşam koşullarını değiştirerek, alet ve makineler yardımıyla yoğunluklarının düşürülmesini hedefliyor. Yüksek/düşük sıcaklık ve orantılı nemden yararlanma, yakma, suya daldırma, solarizasyon, mineral tuzlardan yararlanma bu bağlamda yapılacak uygulamalar olarak sıralanıyor. Feromon, yapışkan tuzaklar, ışık ve su tuzakları da bu listede yer alıyor.
Rutin değil gerektiğinde ilaçlama
Sistemin son adımı olan kimyasal mücadele, zararlı etmenlerin diğer mücadele yöntemleriyle kontrol edilememesi halinde devreye giriyor. Entegre mücadelede doğal düşmanlara, çevreye ve insanlara yan etkisi düşük ilaçlar kullanılması öneriliyor. Aynı zamanda bitki koruma ürünlerinin bir rutin halinde değil de gerektiğinde kullanılması öneriliyor.
Zararlıların yaşam döngüsü içindeki en zayıf zamanlamanın seçilerek baskı altına alınacak uygulamaların tercih edilmesi, zararlı etmen ekonomik zarar eşiğine ulaştığı takdirde uygulamaya geçilmesi ve mümkün olan en düşük dozda ve seçici ürünlerin kullanılması kimyasal mücadelenin temelini oluşturuyor.