Farklı alanlardan firmaların tarıma adım atması, sektörde geniş çaplı işletmelerin sayısını ve profesyonellik düzeyini arttırdı. Büyük işletmelerin avantajları da büyük. Ancak küçük aile işletmelerinin de yaşatılması gerekli.
Türkiye, Avrupa’nın birçok ülkesinden daha fazla sayıda tarımsal işletmeye sahip. Ama işletme başına düşen ortalama büyüklüğe gelince ibreler tam tersini gösteriyor. Örneğin Fransa’da 527 bin tarım işletmesi faaliyet yürütürken, Türkiye’de bu rakam 3,02 milyon civarında. Halbuki aynı Fransa’nın ortalama işletme büyüklüğü 52 hektarken, Türkiye’de 6,1 hektarda seyrediyor.
Büyük işletmeler dönemi 2004’ten sonra başladı
Ancak son dönemde Türkiye’de de tarım sektörü artık küçük ölçekli çiftliklerden ziyade, büyük entegre tesislerin rekabetine sahne olmaya başladı. Özellikle 2004 yılı sonrası artan yatırımlar sektörde önemli bir ivme yaratırken, tarım artık farklı sektörlerden isimlerin de ilgi alanına girmiş durumda.
Avrupa’da tarım geniş ölçekli işletmelerden soruluyor
Toplam 527 bin civarında tarım işletmesinin bulunduğu Fransa’da, 50 hektardan büyük alana sahip olanların sayısı 197 binlerde. 20-50 hektar arasındaki araziye sahip işletmelerin sayısı ise neredeyse 100 bini buluyor. Hollanda’da da yaklaşık 76 bin tarım işletmesinin 11 binden fazlası 50 hektardan daha geniş bir alanda üretim yapıyor. Danimarka’da da toplam sayısı yaklaşık 44 bin adet olan tarım işletmelerinin 15 binden fazlası 50 hektardan daha fazla alanda, 10 bini de 20- 50 hektar arasında değişen büyüklükte alanlarda tarımsal üretim yapıyor.
Ar-Ge ve verim olanakları daha fazla
Geniş arazilerde yapılan tarımsal üretim, Avrupa ülkelerindeki yüksek verimliliğin anahtarlarından birini oluşturuyor. Büyük tarım işletmeleri, küçük işletmelere göre birçok açıdan daha fazla avantaja sahip. Verimliliğin artması bu avantajların başında geliyor. Üstelik kitle halinde üretim daha fazla kolaylık sağladığı gibi, Ar-Ge kaynaklarını arttırmak da kolaylaşıyor. İşbölümünün daha yaygın bir şekilde uygulandığı büyük tarım işletmelerinde, finansman olanakları da arttırılabiliyor ve risk dağıtımının yapılması daha kolay bir hâl alıyor.
Türkiye’de işletmelerin 3’te 2’si 5 hektardan küçük
Türkiye’de ise bugün sayısı 3,02 milyonu bulan tarım işletmelerinin 2 milyona yakını 5 hektarın altında bir alanda üretim yapıyor. 5-20 hektarlık alana sahip olanların sayısı 887 binlerdeyken; 20-50 hektar arasındakilerin sayısı 53 binde, 50 hektarın üzerindekilerin sayısı ise 21 binlerde kalıyor.
Ancak bir bölge var ki, büyük işletmelere olan yönelim konusunda diğer tüm bölgelere örnek olacak cinsten. Bu bölge, yıllardır bereketli topraklarıyla ün salmış olan Çukurova. Bölgede mısır, pamuk, buğday ve soya gibi tarla bitkilerinin yanı sıra narenciye, sert çekirdekli meyve ve sebzeleri yetiştiriliyor.
Her aşamada avantaj sağlıyor
Adana-Ceyhan’da 10 bin dekarlık alanda tarla ve bahçe bitkileri yetiştiriciliği yapan Biltar Tarım İşletmeleri’nden Ziraat Mühendisi Mutlu Evren, ““Alet-ekipman mevcudiyeti, üretim konusundaki teknik bilgi birikimi ve maddi güç, çalışan sayısı gibi faktörler büyük işletmeleri ekimden hasada kadar her aşamada avantajlı kılıyor” diyor.
Geniş ölçekli işletmelerin farkı pazarlama süreçlerinde de kendini gösteriyor. Kahramanmaraş’ta 2005 yılından bu yana 50 dekarlık bir alanda topraksız tarımla salkım domates üretimi yapan Kipaş Tarım İşletme Müdürü Vuslat Ketmen, “Üretim açısından kolay ulaşılabilirlik, satınalma, sevkiyat, finansman ve pazarlama gibi küçük işletmelerin zorlandığı alanlarda daha kısa zamanda çözüm bulmak mümkün hale geliyor” diyor.
Küçük işletmelerin de desteklenmesi gerekli
Ancak tarımın sürdürülebilirliği için büyük işletmeler kadar küçük aile işletmelerinin de önemi büyük. Türkiye’de tarım işletmelerinin temeli olan küçük aile çiftliklerinde, gelecekte tarımın içinden gelen bireylerin işletmenin yönetimine geçeceğini söyleyen Mutlu Evren, bu sayede daha bilinçli şekilde sektörde var olmaya devam edeceklerini söylüyor ve ekliyor: “Küçük üretici grubunda olan ve tarımsal istihdamın temeli olan köylerdeki küçük üreticiler de göz ardı edilmemeli ve onların da tarımda kalabilmeleri için gerekli desteklemeler yapılmalı.”
Geleceğin tarımına uzanan ikili yol
Son yıllarda farklı sektörlerden firmaların tarıma adım atması sektöre profesyonel bir soluk getirdi. Bunun avantajları zamanla daha da iyi anlaşılacak. Ancak büyük işletmelerin sayısı artarken, tarımın belkemiği olan küçük aile işletmelerinin de yaşatılması gerek. Geleceğin sürdürülebilir tarımına ulaşmak bu iki paralel yolu takip etmekten geçiyor.