
İspanya geçtiğimiz günlerde tarihinin en büyük elektrik kesintilerinden birini yaşadı. 28 Nisan Pazartesi günü öğle saatlerinde başlayan ve yaklaşık 15 saat süren kesinti, sadece şehirleri değil, ülkenin tarımsal üretim merkezlerini de derinden etkiledi. Olay, Avrupa’nın sürdürülebilir enerji hedeflerine gölge düşürürken, Türkiye için de önemli dersler barındırıyor.
Güneşin ardındaki kriz
Kesintinin nedeni ilk bakışta şaşırtıcıydı: Aşırı güneşli bir günün ardından gelen ani bulutlanma, fotovoltaik güneş santrallerinin elektrik üretimini dramatik biçimde düşürdü. Rüzgar enerjisinin de devreye girememesi, ülke genelinde elektrik şebekesinin dengesini bozdu. Red Eléctrica'nın açıklamasına göre, bu dengesizlik, yeterli yedekleme altyapısı olmadan yüksek yenilenebilir enerji kullanımının doğrudan sonucu.
Tarım alanlarında hayat durdu
Elektrik kesintisi, İspanya’nın kırsal dokusuna adeta bir darbe gibi indi. Modern tarımın kalbi hâline gelen otomatik sulama sistemleri, sera içi iklim kontrol cihazları ve soğuk hava zincirleri, bir anda işlevsiz hâle geldi. En büyük darbeyi ise Endülüs ve Castilla-La Mancha bölgeleri aldı. Bu iki bölge, Avrupa'nın zeytin ve üzüm üretiminde başı çeken merkezleri olarak biliniyor.
Endülüs’ün Jaén ve Córdoba bölgelerinde, zeytinlikler gün ortasında 35 dereceyi bulan sıcaklıkta 3 ila 5 saat boyunca sulamasız kaldı. Yüzeysel buharlaşmanın en yüksek olduğu bu saatlerde, özellikle genç fidanlar su stresine girdi. Bu, kısa vadede yaprak dökümüne, uzun vadede ise verim düşüşüne neden olabilir.
İspanya’nın en büyük üzüm üretim alanlarından biri olan Castilla-La Mancha'da da tablo iç açıcı değil. Bölgedeki birçok üzüm bağı, akıllı sulama sistemlerine ve sensör bazlı nem yönetimine bağlı olarak çalışıyor. Ancak elektrik kesintisiyle bu sistemler devre dışı kaldı ve bazı bağlarda kök kuruması belirtileri bile rapor edildi.
Dahası, seralarda yetiştirilen erken hasat üzümlerinde sıcaklık kontrolü yapılamadı. Güneş altında ısınan seralar, içerideki nem ve sıcaklık dengesinin bozulmasına yol açtı. Bu da hem mantar hastalıkları riskini artırdı hem de bazı türlerin "yanık meyve" sendromuyla zarar görmesine neden olabilir.

Güneş var ama batarya yok
İspanya’nın kırsal kesimlerinde birçok çiftlik güneş panellerine sahip olmasına rağmen, batarya depolama sistemlerinin eksikliği bu krizde en büyük zaaf olarak öne çıktı. Dizel jeneratörleri olan üreticiler ise kısa süreli çözümlerle idare etti; ancak yakıt fiyatları ve sınırlı erişim bu yöntemi sürdürülemez kılıyor.
Türkiye için sessiz bir alarm
Uzmanlara göre bu olay yalnızca İspanya’yı değil, Türkiye gibi enerji geçiş sürecindeki ülkeleri de yakından ilgilendiriyor. Zira Türkiye de yenilenebilir enerji yatırımlarını artırıyor, tarımsal üretimde dijitalleşmeyi teşvik ediyor, ancak kırsal enerji altyapısını yeterince güncelleyemiyor.
Özellikle İç ve Güneydoğu Anadolu’daki güneş enerjili sulama sistemlerinde yedekleme altyapısının bulunmaması, İspanya’dakine benzer bir kesintide Türkiye’yi de kırılgan hâle getirebilir. Tarım kooperatiflerinin jeneratöre bağımlı yapısı da enerji güvenliğini tehdit eden başka bir boyut.
Toprağın sesi kesilebilir
Sürdürülebilir tarım için yalnızca iklimle değil, enerjiyle de barışık bir altyapı gerekiyor. Türkiye’nin tarımsal üretimde rekabet gücünü sürdürebilmesi için, yenilenebilir enerji yatırımlarının yalnızca elektrik üretimi değil, gıda güvenliği perspektifiyle de planlanması önemli. Yarın yaşanacak bir kesinti, yalnızca lambaları değil, toprağın da sesini kesebilir.