
Şubat ve Mart aylarında yaşanan zirai don olaylarının ardından yaralar sarılmaya çalışılırken, Nisan ayında Türkiye tarımı ve üreticisi daha büyük bir darbe aldı. Nisan ayının ikinci haftasında Türkiye, son yılların en ağır zirai don felaketlerinden birini yaşadı. Görünen o ki bu yıl da zirai don, doğanın adaletsiz sınavlarından biri oldu. Bir bahar daha yarım kaldı.
Bahar yaklaşırken tarlalar, bağlar, bahçeler umutla uyanır. Sezon boyunca verilecek uğraş ve emeğin habercisi olur ve toprakla kurulan bağ yeniden can bulur. Ama bu yıl, bahar geliyorum demeden, don geldi. Zirai don, üreticinin en uykusuz gecesi anlamına gelir. Bağda bahçede adeta zaman dururken, daha sezon başlamadan emek, meyveye değil, boşluğa çalışıyor gibi görünür.
İklimin dengesizleşmesiyle birlikte tarım da artık hesap edilemez bir hâl alıyor. Takvimler yetmiyor, geçmiş tecrübeler şaşıyor. Şubat sonunda başlayan soğuk dalgaları özellikle Çukurova’da narenciye ve sebze üreticilerinin yüreğine oturdu. Adana’dan Tarsus’a kadar ovada soğan, domates, patates tarlaları buz tuttu. Şeftali ve kayısı bahçeleri, daha çiçek açamadan sustu. Ancak sadece Çukurova değil, Türkiye’nin birçok bölgesiyle birlikte Ege’nin erkenci bahçeleri özellikle Manisa ve Aydın çevresinde kayısı, badem ve erikler de zarar gördü.
Tarihin en büyük don afeti Şubat ve Mart aylarında yaşanan zirai don olaylarının ardından yaralar sarılmaya çalışılırken, Nisan ayında Türkiye tarımı ve üreticisi daha büyük bir darbe aldı. Nisan ayının ikinci haftasında Türkiye, son yılların en ağır zirai don felaketlerinden birini yaşadı. Öyle ki Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bu olayı "Tarihimizin en büyük zirai don olaylarından biriyle karşı karşıyayız" diye nitelendirdi. Sıcaklıklar bazı bölgelerde -15°C'ye kadar düştü. Bu, özellikle Akdeniz kuşağında alışılmışın dışında ve rekolteleri ciddi şekilde etkileyebilecek bir soğuk dalgasıydı.

Dalda yaprak kalmadı Zirai donun en çok etkilediği iller Adana, Mersin ve Hatay oldu. Bu bölgelerde son 30 yılın en düşük sıcaklık değerleri kaydedildi. Özellikle Çukurova’da yetiştirilen erkenci patates başta olmak üzere, narenciye, kayısı, badem ve bağ ürünleri büyük zarar gördü. Narenciye ağaçlarında sürgünler ve çiçeklerde yanmalar gözlemlendi. Bu durum yalnızca bu yılın değil, gelecek sezonun da verimini tehlikeye atıyor.
Üreticiler aktardıkları bilgilerde özellikle sabaha karşı aniden düşen sıcaklık nedeniyle önlem almaya fırsat bulamadıklarını belirtiyor. Don olayının beklenenden sert ve hızlı geliştiğini söyleyen üreticiler, özellikle erkenci ürünlerde hasadın büyük kısmının kaybedildiğini ifade ediyor. Bazı üreticiler kayısı ağaçlarının tamamen yandığını, bazı bağlarda ise gözlerin büyük bölümünün don nedeniyle öldüğünü aktarıyor. Mersin Mut’tan bir üretici, "Kayısıda bu yıl hasat yok gibi, dalda yaprak bile kalmadı" sözleriyle durumu özetliyor.
Zirai donda darbe üstüne darbe Üreticiler ve tarım paydaşları zirai donun hasarlarını anlatmak ve destek almak için seslerini duyurmaya çalışıyor. Adana’da zirai bayi olarak faaliyet gösteren Aba Ziraat’ten Gökhan Sarıaslan da bu kişilerden biri. Sarıaslan, geçtiğimiz ay meydana gelen don felaketine dair görüşlerini aktarırken, yaşanan don afetinin bölgelerindeki tarım alanlarında deprem etkisi yarattığını ifade etmiş ve şöyle konuşmuştu: “Akdeniz Bölgesi’nde etkili olan don, Antalya'dan Mersin'e kadar uzanan geniş bir alanda ciddi zararlar verdi. Yaklaşık 4-5 gün süren düşük sıcaklıklar özellikle sert çekirdekliler ve yeni ekilen sebzeler üzerinde yıkıcı etkilere yol açtı. Tarsus ve Mersin’de, seralar ve tünel ekimi yapılan tarla bitkilerinden karpuz, domates ve patateslerin donarak öldü. Aynı zamanda narenciye bitkilerinde de ciddi kayıplar yaşandı. Limon ağaçlarında yüzde 90'a varan çiçek ve bitki kayıpları meydana geldi, fidan bitkilerinde ölümler gözlemlendi. Aynı durum greyfurt ve portakal bitkilerinde de yaşandı. Yetkililerin bölgeyi afet bölgesi ilan ederek zarar tespitlerini hızla yapması ve üreticilere yardım kredileri sunmasının önemli.” Böylesine büyük bir hasarın ardından son 30 yılın en soğuk sıcaklık değerlerinin kaydedilmesiyle üreticiler daha büyük bir yıkımla karşı karşıya kalmış gibi görünüyor.

Gıda tedarik zinciri de tehlikede Kamuoyunda üreticinin desteklenmesi yönünde ciddi bir beklenti var. Sosyal medyada çok sayıda üretici sesini duyurmaya çalışırken, Bakanlık ise hasar tespiti çalışmalarının sürdüğünü, don zararının sigorta kapsamında değerlendirileceğini ve TARSİM poliçesi olan üreticilere ödemelerin yapılacağını duyurdu. Ancak poliçesi olmayan veya eksik teminatla sigorta yaptıran üreticilerin durumu belirsizliğini koruyor.
Uzmanlara göre don olayının etkisi yalnızca tarımsal üretimle sınırlı kalmayacak. Üretim açığı, başta sebze ve meyve olmak üzere birçok gıda ürününde fiyat artışlarına neden olabilir. Özellikle patates, narenciye ve kayısı gibi ürünlerde hem arz daralması hem de fiyat oynaklığı yaşanabileceği ifade ediliyor. Türkiye'nin tarımsal üretim merkezlerinden biri olan Çukurova başta olmak üzere birçok bölgede yaşanan bu don felaketi, sadece üreticiyi değil, zincirin devamındaki gıda tedarikini ve tüketiciyi de doğrudan etkileyecek ölçekte.
Doğanın adaletsiz sınavı Özetle, zirai donun etkileri sadece ürün kaybıyla sınırlı kalmıyor, üreticilerin ekonomik durumunu da olumsuz etkiliyor. Üreticiler, sadece bu sezon değil, gelecek sezon için de endişe duyuyor. Bu durum hâliyle tarımsal üretimde sürdürülebilirliği tehdit ederken, tüketiciler için de fiyat artışlarına neden olabilecek bir risk oluşturuyor. Üreticilerin geçim kaynaklarını tehdit eden bu tür felaketlerin etkilerini en aza indirmek için desteklenmeleri ve önemsenmeleri büyük önem taşıyor.
Görünen o ki bu yıl da zirai don, doğanın adaletsiz sınavlarından biri oldu. Bir bahar daha yarım kaldı. tarlasera ekibi olarak her daim üreticilerin ve tarım paydaşlarının sesine kulak vermenin ve seslerini duyurmanın sorumluluğu taşıyoruz. Bu vesileyle yaşanan afetten zarar gören tüm üreticilere ve okurlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve emeklerinin karşılığını alabilecekleri bir sezon geçirmelerini diliyoruz.